Türkiye’de özellikle deprem riskinin yüksek olduğu bölgelerde güvenli yaşam alanları oluşturmak amacıyla çeşitli yasal düzenlemeler yapılmaktadır. Bu düzenlemelerin merkezinde ise rezerv yapı alanı kavramı yer almaktadır.

Rezerv alan en basit haliyle afet riski taşıyan veya kentsel dönüşüm ihtiyacı bulunan bölgeler için alternatif yerleşim alanı oluşturmayı amaçlayan bir uygulamadır. Şehirlerin sağlıklı gelişimini sağlamak riskli yapı stokunu azaltmak ve modern yaşam standartlarına uygun yerleşim bölgeleri inşa etmek için rezerv alan uygulaması oldukça kritik bir mekanizma haline gelmiştir. Bu kapsamda çevre ve şehircilik bakanlığı rezerv alanları belirleme yetkisine sahiptir. Bakanlık resen karar alabileceği gibi Toplu Konut İdaresi (TOKİ) veya ilgili idarelerin talebi üzerine de bu alanları tespit edebilmektedir. Hukuki dayanak ise 2012 yılında yürürlüğe giren 6306 sayılı kanun gereğince riskli yapıdır düzenlemesidir. Bu yasa ile hem riskli alanların dönüştürülmesi hem de yeni güvenli alanların oluşturulması amaçlanmaktadır. 2023 yılında yapılan değişikliklerle birlikte artık mevcut yerleşim bölgelerinin de rezerv alan ilan edilebilmesi mümkün hale gelmiştir.

Son yıllarda çıkarılan rezerv alan yasası ile birlikte mevcut yerleşim yerleri de bu kapsama alınarak kentsel dönüşüm çalışmalarının daha geniş bir çerçevede yürütülmesinin önü açılmıştır. Böylece sadece yeni yerleşim bölgeleri değil mevcut mahalleler de dönüştürülerek güvenli konutlara dönüştürülebilmektedir.

Rezerv Alanı Kimler Talep Edebilir?

Rezerv alanın belirlenmesi sadece kamu otoritelerinin yetkisiyle sınırlı değildir. Gerçek ve tüzel kişiler de bu yönde talepte bulunabilir. Ancak bunun için belirli şartların sağlanması gerekir:

  • Talebe konu taşınmazların tüm maliklerinin ortak muvafakati alınmalıdır.
  • Söz konusu taşınmazların toplam yüzölçümünün en az %25’inin mülkiyeti, gelirleri dönüşüm projeleri hesabına aktarılmak üzere Bakanlığın uygun gördüğü kurumlara devredilmelidir.

Bu şartlar sağlandığında vatandaşlar da yaşadıkları bölgelerin güvenli hale gelmesi için sürece dahil olabilmektedir.

İstanbul’da Rezerv Alanı İlan Edilen Yerler

Türkiye’nin en yoğun nüfusa sahip şehri olan İstanbul aynı zamanda deprem riskinin en yüksek olduğu bölgelerden biridir. Bu nedenle burada birçok bölge rezerv alan kapsamına alınmıştır. Rezerv alanı ilan edilen yerler arasında şunlar öne çıkmaktadır:

  • Bayrampaşa – İsmetpaşa Mahallesi
  • Kartal – Karlıktepe Mahallesi
  • Sultangazi – Esentepe ve Cebeci Mahalleleri
  • Avcılar – Yeşilkent Mahallesi

Bu bölgelerdeki dönüşüm çalışmalarıyla hem güvenli konutlar üretmek hem de sosyal donatı alanlarını artırmak hedeflenmektedir.

Türkiye Genelinde Rezerv Alan Uygulamaları

Sadece İstanbul değil ülkenin farklı şehirlerinde de rezerv alan ilanları yapılmaktadır. Özellikle 2023 yılında Hatay’ın Antakya ve Defne ilçelerinde 270 hektarlık alan rezerv alan ilan edilmiştir. Bu uygulama Türkiye’de ilk kez mevcut yerleşim alanlarının doğrudan rezerv alan kapsamına alınması açısından önemli bir örnek teşkil etmiştir.

Sadece İstanbul değil ülkenin farklı şehirlerinde de rezerv alan ilanları yapılmaktadır. Özellikle 2023 yılında Hatay’ın Antakya ve Defne ilçelerinde 270 hektarlık alan rezerv alan ilan edilmiştir. Bu uygulama Türkiye’de ilk kez mevcut yerleşim alanlarının doğrudan rezerv alan kapsamına alınması açısından önemli bir örnek teşkil etmiştir.

Kentsel Dönüşümde Rezerv Alanların Önemi

Kentsel dönüşüm sürecinde rezerv alanlar yalnızca güvenli ve sağlam konutların üretilmesi açısından değil, aynı zamanda sosyal yaşam kalitesinin artırılması açısından da kritik bir rol oynar. Bu alanlar, yoğun yapılaşmanın yarattığı sorunları azaltmak ve yaşam alanlarını daha fonksiyonel hâle getirmek için önceden planlanır.

Rezerv alanlarda sadece konutlar değil, bütüncül bir yaşam alanı oluşturacak çeşitli sosyal ve teknik donatılar da yer alır. Örneğin:

  • Eğitim kurumları: Okul ve kreş gibi eğitim tesislerinin planlanması, ailelerin eğitim erişimini kolaylaştırır ve mahalle yaşamını destekler.
  • Sağlık tesisleri: Sağlık ocakları, poliklinikler ve hastaneler gibi tesisler, sakinlerin temel sağlık hizmetlerine hızlı ulaşmasını sağlar.
  • Parklar ve yeşil alanlar: Açık ve yeşil alanların düzenlenmesi, yaşam kalitesini artırır, sosyal etkileşimi güçlendirir ve çevresel sürdürülebilirliğe katkıda bulunur.
  • Ulaşım altyapısı: Yollar, otobüs durakları, bisiklet yolları ve toplu taşıma bağlantıları ile ulaşım erişilebilirliği sağlanır, trafik yoğunluğu azaltılır.
  • Sosyal donatı alanları: Spor alanları, kültürel merkezler, alışveriş alanları ve sosyal buluşma noktaları, mahalle sakinlerinin ihtiyaçlarını karşılayacak şekilde tasarlanır.

Bu sayede rezerv alan uygulamaları, sadece fiziksel olarak güvenli ve modern konutlar üretmekle kalmaz, aynı zamanda yaşam kalitesini artıran, sürdürülebilir ve dengeli bir kentsel çevre oluşturur. Planlı rezerv alanlar sayesinde şehirler hem güvenli hem de sosyal açıdan donanımlı yaşam alanları sunar.

Rezerv Alan ve 6306 Riskli Yapı Kavramı

Kentsel dönüşüm sürecinde sıkça gündeme gelen kavramlardan biri 6306 sayılı Kanun kapsamında “riskli yapı” tanımıdır. Bu kapsamda, deprem, sel veya diğer doğal afetlere karşı dayanıklılığı yetersiz olduğu tespit edilen binalar riskli yapı olarak sınıflandırılır. Riskli yapıların belirlenmesi, vatandaşların güvenliğini sağlamak ve şehirlerin afetlere karşı dayanıklılığını artırmak için kritik bir adımdır.

Riskli yapıların yıkılması veya dönüştürülmesi sürecinde ortaya çıkan barınma ihtiyacını karşılamak amacıyla rezerv alanlar planlanır. Rezerv alanlar, riskli yapıların taşınacağı veya yeniden inşa edileceği güvenli ve modern yaşam alanlarıdır. Bu alanlar, sadece yeni konutların inşa edilmesi için değil, aynı zamanda sosyal ve teknik donatılarla desteklenen bütüncül yaşam alanları olarak tasarlanır.

Rezerv Alanların Vatandaşlara Katkısı

Kentsel dönüşüm sürecinde planlanan rezerv alanlar, yalnızca devletin şehir planlaması açısından değil, vatandaşların günlük yaşam kalitesi ve güvenliği açısından da önemli katkılar sağlar. Bu alanlar, modern şehircilik anlayışıyla tasarlanmış güvenli ve yaşanabilir mahalleler oluşturarak bireylerin ve toplumun refahını artırır.

Rezerv alanların vatandaşlara sağladığı başlıca faydalar şunlardır:

  • Güvenli ve dayanıklı konutlarda yaşama imkânı: Riskli yapıların dönüşümü ile vatandaşlar, depreme ve diğer afetlere dayanıklı konutlarda güvenle yaşayabilir. Bu, hem kişisel güvenliği artırır hem de maddi kayıpları önler.
  • Deprem ve afet risklerine karşı korunma: Rezerv alanlarda yapılan planlamalar, yapıların teknik standartlara uygun şekilde inşa edilmesini ve gerekli altyapı önlemlerinin alınmasını sağlar. Bu sayede olası afetlerde can ve mal kaybı riski minimuma indirilir.
  • Sosyal donatı alanları ile yaşam kalitesinin yükselmesi: Parklar, spor alanları, kültürel ve eğitim tesisleri gibi sosyal donatılar, mahalle sakinlerinin sosyal ihtiyaçlarını karşılayarak yaşam kalitesini artırır. Aynı zamanda komşuluk ilişkilerini güçlendirir ve sosyal dayanışmayı destekler.
  • Tapu ve mülkiyet sorunlarının çözülmesine katkı: Rezerv alan uygulamaları, riskli yapıların yıkımı ve yeni konutların planlı şekilde inşası sırasında tapu ve mülkiyet süreçlerini düzenleyerek hukuki sorunları azaltır. Bu, vatandaşların mülkiyet haklarının korunmasını sağlar.
  • Modern şehircilik anlayışına uygun mahallelerin oluşturulması: Rezerv alanlarda yapılan planlama, şehirlerde düzenli yollar, ulaşım altyapısı ve çevresel sürdürülebilirlik unsurlarını da içerir. Bu sayede hem bireysel hem de toplumsal yaşam standartları yükselir.

Rezerv Alanların Gelecekteki Rolü

Kentsel dönüşüm politikalarının merkezinde yer alan rezerv alan uygulaması hem güvenli konut ihtiyacını karşılamak hem de şehirleri modernleştirmek açısından büyük bir rol üstlenmektedir. Rezerv alan yasası, şehirlerin geleceğini şekillendiren en önemli araçlardan biridir.

Önümüzdeki dönemde artan dönüşüm ihtiyacıyla birlikte bu uygulamanın daha fazla bölgede hayata geçirilmesi beklenmektedir. Böylece hem riskli yapılar ortadan kaldırılacak hem de modern yaşam alanlarıyla şehirlerin çehresi değişecektir. Bu süreçte Intersecure olarak sizlere sunduğumuz yangına dayanıklı sistemler rezerv alanlardaki konutların güvenliğini artırarak hem bina sakinlerinin can güvenliğini sağlar hem de dönüşüm projelerinin sürdürülebilirliğine katkıda bulunur.

İlginizi Çekebilir→ Krokiler Hangi Amaçla Kullanılır?